uyanalı 15 dakika oldu, olmadı. hala şoktayım.gördüğüm rüyalar "normal" bir insan rüyasından cok daha fazlasıydı.
evimizin sabit geyiği benim rüyalarımdır.sabahları, "babağea ben rüyamda sapka yiyodum yaa" diye telaslı telaslı kahvaltı masasına oturup gördüğüm tüm sacmalıkları bir bir anlatırım.annem dinler, babam dalga gecer, ablam kahvaltı etmeye devam eder.ben de "hani bana hani bana" derim.
gece yine cok huzursuzdu.okuldaki partiye gitmemişim.sorun bir niye diye? evet sor!
-niye?
-bilmem.stumble yapıyordum iste...
aynı odayı paylastığım cinli, saat 23.00 dedin mi vuruyor kafayı.
diğeri de yattı 00.00 civarı
bir diğeri ise asagıda, partide.
dedim bu gece stumble'la gecmez.iyisi mi ben de yatayım,erken kalkar, yol alırım.yattım.
bizim odanın katı pakistanlı dolu.baharat kokulu kişiler.tradisyonelliklerinden ödün vermiyorlar.
uykumun hangi evresindeydim bilmiyorum.bir ses duyuyorum.koridorda cocuklar oyun oynuyorlar.neseli sesler geliyor kulagıma.odada yalnızmısım diye düsünüyorum.sonra pakistanlı cocuklardan biri "gidip ezgi'yi uyandıralım" diyor. nasıl korktuğumu anlatamam.cünkü beni uyandırıp bana zarar verecekler.cocuklar sessizce odama girme planı yapıyorlar.onları duymadığımı sanıyorlar ama ben herseyi net bir sekilde duyuyorum. odama girmemeleri icin /ki bu arada sunu söyleyeyim, gecenin ortasından cıkan cocuktan bir japon kadar korkarım/, ben de bir plan yapıyorum. planım su; icerde bir canavarın yasadıgına, ya da ezgi'nin canavarlastıgına onları inandırmalıyım.
cocuklar kapıyı zorlamaya baslıyorlar.
ben inlemeye baslıyorum. "roaaaar" diye bagırıyorum hantal, sisman, yaslı, devasa bir canavarmıscasına...cocuklar yılmadan kapıyı zorlamaya devam ediyorlar.bu sırada iyice gürlüyorum. ki bu son gürlemeyi rüyadan realiteye tasıdığıma süphe yok. oda arkadaslarım bana bakıyorlar, ezgi napıyorsun diye, uyanmıslar. iste tam bu sırada rüya ile gercek arasında sıkısıyorum. baktıgımda normal yatagımdayım,oda arkadaslarım uyuyor filan her gecenin aynısı yani.ama dısarda hala cocuklar var. ben hala kendimi cirkin ama iyi yürekli bir canavar gibi hissediyorum.bagırmaya devam ediyorum.cocuklar korkup kacıyorlar. rahatlayıp evimin mutfagında buluyorum kendimi. annem dolma yapmıs. biber dolması. biberini babamın tabagına koyup, icini yiyorum. annem bir tane daha koyuyor tabagıma."kabugu sert değil, ye vitamin vitamin" diye darlıyor. ona sinirlenip, dolmanın hepsini bir kere de agzıma atıp gidiyorum. biraz sonra, ağzımın sağ üst tarafında bir acı hissediyorum. biraz yokluyorum parmagımla. aynaya bakıyorum.disimin kovuğuna biber dolması sıkısmıs.ama bütün halinde.bildiğin bir dolma var disimde.babam beni apar topar hastaneye götürüyor.doktorlar panik halinde.beni sedyeye yatırıp ameliyathaneye alıyorlar. ameliyat esnasını narkozdan ötürü hatırlamıyorum. gözlerimi actıgımda hastanedeki odamdayım.basucumda dolma duruyor.babam, "bizi cok korkuttun" diyip kafamı oksuyor. bu sırada eski sevgilim beni ziyarete gelmis. "ezgi" diyor, "iyi misin?" iyiyim diyorum. "dolma cıktı, rahatladım" diyorum."gel" diyor, "seni görmek isteyen birileri daha var" !?
kalkıp kapının önüne cıkıyorum.aman da aman kimleri göreyim. bob dylan ve kenan dogulu.kalkıp kadıköye gidiyoruz. baho' da çay ve kürt böreği yiyoruz.bu sırada jeff buckley arayıp "baho nerdeydi ya" diye soruyor. kenan elimden telefonu alıp, "abi final dergisi dershanesinin karsısındayız yeaa" diyor. 4 dakika sonra jeff de bize katılıyor.bir şey yemiyor o.tek büfede dürüm attım diyor. kimse yadırgamıyor.kimse. sonra sohbet muhabbet derken.ben ameliyat yorgunluğuyla eve gitme kararı alıyorum.kenan dogulu beni eve bırakacak.bob ve jeff ile vedalasıyoruz. "abi bundan sonra hep görüselim" sözleri veriyoruz birbirimize.
kenan'ın arabasında, powerturk acıp, eve geciyoruz.
eve gelip yatıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder