16 Haziran 2011 Perşembe

ay ne bileyim git başımdan mesela

Okul bitti. Ağustos' ta inşallah amin bismillah sübhaneke diplomamı da alacağım. Artık Eylül sonunda başlayacak bir okulum yok. En azından yüksek lisans için hangi okula başlayacağım belli değil. Hatta bir yüksek lisans programına başlayıp, 2 sene daha okuyup okumayacağım bile belli değil. Kendimi boşluğa yuvarlanıyormuşum gibi hissediyorum. 5 sene boyunca her haziran ayında terkedip, eylül ayında tekrar yerleştiğim bir odam oldu.. şimdi yok. geçen gün yurtta eşyalarımı bir daha geri getirmemek üzere torladım toparladım evime götürdüm. yatağımda daha son kez yatmadım ama en geç 30 hazirana kadar herhangi bir tarihte sabancı üniversitesi kampüsündeki yurt odamda son kez uyuyacağım. uyandığımda göl kenarına gidip kahvaltı edicem. sonra salıncaklarda sallanıp gazete okicam. kalkıp çimlere gidicem. arkadaşlarım frizbi oynarken ben güneşlenicem.ordan havuzbaşına gidip birilerinin masasına oturup muhabbet edicem. belki sigara isticem. belki biri arkamdan hoop diye bağıracak, film izlicez gelsene dicek mesela, tamam diyip onlarla gidicem. ordan çıkıp başka bi arkadaşımın odasına gidicem. kendime çay yaptırıcam. odama gelicem. dia dan aldığım ekmekleri kızartıp üzerine evden getirdiğim nefis ev acıkasını sürüp, dia marka örl grey çayımla dizi izlicem. arkadaşlarım odama gelicek. muhabbet edicez. gece olacak. hatta o kadar gece olacak ki neredeyse ertesi gün olacak. ama ben yine de uyumayan birilerini bulabilicem. çıkıp biraz kampüste dolaşıcaz. sabahın ilk ışıkları olacak. şatıla binip evime gidicem. eve geldiğim andan itibaren, geride bıraktığım 5 seneden çok başka bir hayata başladığımı kavrayacağım. yeniden başlaması kesin olan bir şeyin olmaması o kadar kötü ki. şimdi deli bir dana gibiyim. sağa sola master başvuruları yapıyorum, iş arıyorum, bir işte çalışıyorum ama bunların haricinde sürekli napıcam lan ben şimdi diyorum. hakkaten napıcam lan ben şimdi? sanki 5 senede hiçbir şey öğrenmemiş gibiyim. sanki aklıma iki vitamin girmemiş hiç. sanki ben hiç ders filan almamışım burda, her şeyi unutmuşum ben bi anda. kim beni işe alır? kim bana para vericek? şu andan sonra geleceğim için para biriktirmeye başlamam mı gerekli yani? nasıl biriktiririm! hala ne görsem istiyorum! hala elimde para varsa harcıyorum, param yoksa da, ya babamdan istiyorum ya da sorun etmiyorum. onu geçtim, aylıkla ay sonunu getiremediğim için BEN HALA BABAMDAN HAFTALIK ALIYORUM! bomboş bir kafayla, frenleri patlamış 5 vitesli biyanki marka dağ bisikletimle (detaylar çok önemli tabi) yokuş aşağı salmışım akıyorum.

Ben ölmekten çok korkuyorum. çünkü ölünce nolucanı hiç bilmiyorum. hani prosedür aşağı yukarı sanırım şöyle işliyor; önce azrail melek geliyo benim canımı alıyo. sonra böyle benim gibi ölmüş herkesle birlikte bi mekanda toplaşıyoruz. israfilin düdük çalmasını bekliyoruz. sonra işte günahlarımızı ve sevaplarımızı hesaplıyolar. efendime söyliyim, sevaplarımız çoksa cennete gidiyoruz ama önce kıl gibi ince köprüden geçiyoruz. geçebilirsek ne ala memleket. geçemezsek alev alev yanıyoruz alimallah. ötemizi berimizi böcekler yiyo. ıyyyyyy!!! anneannesinin yanında büyümüş bir çocuk olduğumu çok belli ettim di mi? her neyse tüm bu ahiretsel mevzuların haricinde, beni en çok korkutan şey, herkesin ölmesini beklediğimiz o yer. napıcam. nasıl olucak. acaba annemle babamı ablamı filan bulabilicek miyim? nası beklicem dünyadaki herkesin ölmesini ya. acaba yolu bulabilecek miyim? ya yanlış yerde beklersem? çok korkuyorum ya çok. allah da sağ olsun hiç bahsetmemiş başvuru ve kayıt sürecinden. insan iki laf eder ayol, şöyle şöyle yapıcaksın, şuraya gidiceksin, şurda bekliceksin. beklerken şunu yapabilirsin, bunu yapamazsın, şu kadar süre bekliceksin diye iki kelam eder. korkuyorum ben burda ne haber! neyse çok uzattım yine ama şu anda kendimi nerde hissettiğimi anlatmanın en doğru yolu buydu bence. ben işte kendimi tam olarak o bilinmezliğin odağında hissediyorum. bir elektroşokla hayata geri dönmek, ya da daha fantastik olması için morgdan kendi kendime çıkıp milleti altına sıçırtmak istiyorum.

ya ben diyelim ki şimdi çalışmaya başladım. maaş verseler, ben gidip babama veririm sanki maaşımı. derim ki baba bu maaşı al 4 haftaya böl, her haftabaşı bana para ver. yoksa alternatif senaryoya gel şimdi; atıyorum maaşım 2000 lira, dolanırken bi elbise görüyorum.1500 lira. oha diyorum, cüzdana bakıyorum, 2000 lira var. ben bu elbiseyi şimdi aliyim, bu ay hiç harcama yapmam, kredi kartına abanırım, bi de ablamdan para isterim, idare ederim kesin ya. kafasıyla hop 2000 liranın gözünün yaşına bakmam bir kerede harcarım. para harcamaya bayılırım ama bu hareketimi meşrulaştıran şey benim para harcamaya bayılmam değil. ben daha çocuğum oğlum. 2000 lirayla evime yeni bir çamaşır makinası ya da eksik gedik almam, gelirken iki ekmek bi de yoğurt da kapmam. bakkaldan çokomel alırım. yüzbinlerce çokomel alırım hem de! televizyonun karşısına geçer, dizi izlerken yerim onları. akşam babam bana meyveleri küçük küçük ağzıma layık kessin, sonra ben kumadayla zaping yaparken de ağzıma teker teker koysun isterim.

Velhasıl, işin bir de bambaşka bir boyutu var. nedense tüm bunlardan bağımsız ve aşırı alakasız olarak 5 senedir aileden uzak yaşamanın bir getirisi olarak içimde gördüğüm aşırı bir olgunluk hissi var. sanki ben bildiğin çekip çeviririm bir evi. güzel de para kazanırım, süper de bir hayatım olurmuş gibi geliyor. ama bu güzel hayata giden yol nereden geçiyor bilemiyorum. kimseye de sormam ki. gıcık oluyorum çünkü. sanırım birazdan ağlayacağım. kendimi içdış etmek istiyorum. birisi bacaklarımdan tutup aşağı doğru silkelesin beni istiyorum. içime oturan öküz azcık kalkıp iki tur atsın istiyorum. beni baskımın üzerinden ütülemesinler istiyorum. 30 derecede narin çamaşırlarla durulamaya girmek istiyorum. sonra da askıya asın beni güneşle kuruyayım istiyorum!

3 yorum:

  1. geçişlerin çok güzel olmuş, başta okurken bu ezgi'nin kalemi değil diyordum fakat son paragrafta ne kadar da ezgi olduğunu anladım.

    kısaca her zamanki gibi süper karşim, gelecek yıl odana gelip emoşınıl bir dalkılıç patlatamayacak olmak çok üzücü.

    YanıtlaSil
  2. karşim <3
    evimin balkonunda dedik ya..

    YanıtlaSil