23 Şubat 2010 Salı

sürgün

- ..................... mutlu değilim.

gece boyunca mutlu olmadığından bahsetmişti. bense şundan emindim; bir erkeğe , mutsuzluktan çok konuşan kadın, çoğu zaman kendisini kolaylıkla, istekle teslime hazır olan bir kadın demektir. saatler sonra, sarhoş olduğundaysa yanılmadığımı anlamıştım.

*
*
*


-dur birazcık bekle,şu sigaram bitsin gideriz.benim yolum yakın.ama anahtarım yok.allah bilir nerede bıraktım.
-e anahtarın yoksa nerde yatacaksın?eve nasıl gireceksin? deli misin sen!
-belki kapının üstündedir yahu, sakin.

sarhoşken takındığı şu umursamaz tavrı beni çıldırtıyor olsa da bir yandan da güvendiği ve inandığı bir şey olduğuna, yalnız kalmayacağına ya da en azından yalnız kalmaktan rahatsız olmadığına beni ikna ediyor ve içimi biraz olsun rahatlatıyordu. ya da bilmiyorum, en azından öyle görünüyordu. (kendimi mi kandırıyorum?)
kalmam için ısrar etmekten yorulmuştu, kaldırıma oturmuş sigarasını içerken üzerini ne kadar kirlettiğini farkettim, galiba kusmuş da...

kafasını iki de bir kaldırıp, "e sen gitsene hadi ben şunu içip kalkıcam zaten" diyordu. bu sırada odak problemi çektiği hem çok açık hem çok aşikardı. defalarca şahit olmuştum görüntüyü netleyememesine.ne şartta olursa olsun işin beni güldüren tarafı ise, burnunun ucunu göremeyecek kadar sarhoşken bile, sanki az önce ayakları birbirine dolaşıp yere kapaklanan o değilmiş gibi, gereğinden fazla ciddi bir tavır takınıp, kaşlarını hafif çatmasıydı.

-bi sigara vericen mi ya?
-şimdi içtin daha, şu bitince gidiyoruz demiştin.kalk hadi,üşüdüm zaten.

kalkmadı. "gitme ya" dedi. "gitme".o kadar açık ki. gitmemi istemiyor işte.

ben ayaktaydım.başında muhafız gibi bekliyordum. bana bakmak için kafasını kaldırması gerekiyordu.bense ona bir şey söylerken aşağı bakıyordum.dolayısıyla fiziksel üstünlük sağlamıştım ve o da bunun farkındaydı.ama ayağa kalkmıyordu. kalmak istediğinden emindim ama kalkarsa ya sendeleyecek ya da yine yere kapaklanacaktı. bu da konuyu değiştirirdi.

-sen gelmiyorsan ben gidiyorum.
dedim.

hiç umursamadı. bence anlamadı...

-hey! ben gidiyorum dedim.saat kaç haberin var mı? üşüyorum. uykum geldi. gidiyorum ben!

kalktı, koşarak yanıma geldi. kafasını sıkıntılı bir geceye harcadığı için üzgündü. biraz yürüdük. durdu ve gitmemem için yalvarma seansına yeniden başladık. bu sefer ağlıyordu. son kozları çok çirkince oynuyordu. ben hiç sarhoş değildim. ve bir sarhoşun beni taciz etmesine ses çıkarmayıp bir de üstüne karşılık verdiğimde aklıma şu geldi; bu kadını hasta veya çocuk yerine koyup ona acıyarak, daima yardımıma muhtaç olduğunu düşünerek onunla kalabilir ve kendimi tatmin edebilirdim. Ancak kadınlar bu erkeklere uzun süre dayanamazlar, onlara bağlanamazlar, aşık olamazlar. İyi adam, kadın için sevilecek, uğrunda özveride bulunalacak bir tip değildir, sadece mutlu olmadıkları zaman dert dökülecek bir arkadaştır. Asıl sevgili; şu yataktaki, traşsız, pis, hırçın, dikbaşlı, umursamaz, sevgisiz, sevse de bundan utanan ve saklamak için iyice serserileşen serseridir.

ben de bu yüzden onu oracıkta bırakıp gittim.




sürgün.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder