15 Ağustos 2010 Pazar

neler oluyordu?

O.Y (23)

daha gençtim o zamanlar lise yeni artık olmayan saçlarım o zamanlar uzamaktaydı. kafa güzel ne demek acaba yada kusup üstüne yine içmek ne demek, bunun gibi şeyleri bilmiyordum pek. evde yaşantımı saadetle sürdürüp ergenlikten kopmuş abazal...ıktan kudurmuş kankalarımla evde sabah ezanına karşı viski içiyoduk. peder beyin zulalarından çıkarıp çıkarıp büyüdük amına koyim tabiki viski içicez modeliydik. bu hengamenin getirdiği kalabalıktan sıkılıp sinemaya yeni gelen zombi filmine gitmek için bir arkadaşla tabiki arabayı kaçırıp yola koyulduk. o kadar büyüktükki arabayla sinemaya gidiyorduk ama tabiki zombi filmine. sinemada bizden başka 3 kişinin olması bizim için bi sıkıntı yaratmadı hatta üstüne üstlük 2 genç ve bir bayandı diğer kişiler. bayan biraz çıtılı pıtılı yaşça bizden büyük duran ama gideri olan bi hanfendiydi. film başlamıştı ve tabiki dünya yok olmanın eşiğindeydi her taraf zombiydi. kendimizi ilk yarının büyülü atmoferine kaptırmıştıkki ara oldu. çıktık dışarı sigaralarımızı yakıp tostur tostur içicektik. yaktık sigaraları kırmızı malbuşumla mutluydum ben o zamanlar kim bilir 3-4 lira falan olsa gerek. arkadaşım daha sofistike olduğu için adını unuttuğum garip bir amerikan sigarası içiyodu. derken çıtı pıtı diye tabirlenen bayan geldi ve ateş sordu. ikimizinde aklından 'olm varya bunu fena sikerim haaa' şeklinde düşüncelerin geçtiğine eminim. kızın sigarasını yaktım kız bir yere ayrılmadı yanımızdaydı ve ufak muhabbetler etmeye başladık. içimden vay amına koyim karı yazıyo heralde lan diye geçiriyodum. sonra aranın bittiğini farkettik. kız tuvalete gitti bizde içeri girdik. olm napcaz lan soruları yükselirken gel kızın yerine oturalım cevabı parlamıştı ikimizinde kafasında. ve netekim 5 kişi olan sinemada gidip kızın yerine oturma cüretini kendimizde bulduk. kız geldi ve gülümsedi. benim yerime oturmuşsunuz dedi. ''A!'' nidasıyla hemen yana kaydık. kız gülümseyip oturdu. filmin ikinci yarısı ilk yarısına göre çok daha sürükleyici geçiyordu fakar bu açıkcası kimsenin sikinde değildi. filme dair espriler yapıp kızı kazanmaya çalışan iki apaçiydik orda. filmin ardından sinemanın oradaki kafelere oturduk ve muhabbete başladık. kız anlatıyor biz dinliyorduk. sonuç itibariyle yaşı o zamanlar 18 civarı bişey olan ben 23 yaşında arkadaşımsa 24 yaşındaydı. ikimizde boston da okuyan iki antalyalı gençtik o zamanlar. kız ise 24 yaşında antalyada orda burda çalışan sonradan düşündüğüm üzere escortluk yapan bir hatun kişiydi. kızın eski erkek arkadaşına benzemem beni arkadaşımdan çok daha yüksek seviyelere çıkarıyordu gece konusunda. kız kuzeniyle buluşacağı için onu Özsüt'e bırakmak için kalktık. tabiki arabamız olduğundan bu bizim için bir problem olmayacaktı. akşam için sözleşip kızı özsüte bıraktık. viski yada tekila içecektik. akşam olmuştu evde gereken düzenlemeler yapıldı yol verilmesi gereken arkadaşlara yol verilmişti. tekel e gidip teyzenin gönderdiği para ile ile 1 şişe tekila aldık. ardından gidip kuzeniyle kızı alıp eve döndük. biraz heyecanlıydık tabi ama bu eğlencemize engel olmazdı. bir şişe tekilanın ardından 2 şişede şarap açılmıştı. kafalarımızın bir dünya olması muhabbete hafif hafif neşe katmamızı sağlamıştı. kendimizi bulmuştuk artık bu iki karıyı sikecektik bunun başka bir açıklaması yada yolu yoktu. içkiler içilirken çıtı pıtı olan kız ara ara bana tuvalet nerde gösterirmisin gibi sorular soruyordu. bende tabi canım buyur diye onu tuvalete götürüyordum. tuvalete giderken bana ufak dokunmalarını yaptığı muzurluklar olarak görüp ehe ehe diye karşılık veriyordum. ne kadar gerizekalı olduğumu daha sonradan farkettim. neden tuvalete götürürken çekip kenara yumulmuyorsunki kıza ne kadar saçma. ehe ehe diye tuvalete gidip geldikten sonra oturduk ve içkilere devam ettik. bu kadar içkiye alışkın olmayan bünyem biraz sıkıntı yaratmaya başlamıştı. midem hafiften bulanıyordu. daha sonra kızın bana sorduğu bir soruya, '' ee benceeağğböüğpğp'' diye karşılık verip kusmaya başladım. o an kusarken içimden gerizekalı gerizekalı sıçtın sıçtın diye söyleniyordum. kusmam yaklaşık 30 saniye sonra sona erince ben bi temizlenip geliyim dedim ve ayağa kalktım. kızda ben sana yardımcı oluyim diye benimle gelmeyi teklif etti artık açılan kafam sayesinde e tabi buyur demeyi akıl edebildim sonunda. ve banyoya temizlenmek için girip komple temizlendim. kızında temizlendiğini söyleyebilirim. daha sonra kuzen ile benim arkadaşımın bir sikim yapamadığını görüp içimden kıs kıs gülmeye başladım tekrar yukarı onların yanına çıkınca. saat artık 5 olmuştu ve kızları eve götürmek için yola koyulduk. benim kız ile arkaya oturup eğlenceli bir yolculuk yaşadık. arkadaşımda dikiz aynasından neler yaptığımızı görüp küfürler saydırıyordu ama açıkcası pekde sikimizde değildii. 30-35 saniye sonra kız sanırım kusucam dedi. arkadşaım hemen kenara çekti ve biz kızla indik . kız kusmadı tam tersine arabada tam yapamadığı şeyleri yapmaya başladı o sırada bulutlarda idim. kesseler acımazdı sokağın diğer tarafından geçmekte olan motosikletten yürü be aslanım helal olsun lan seslerini duyduğumda ise çok ulvi bir görev yaptığımın farkına artık iyice varmıştım.

05 Haziran, 20:36


E.H (21)


ailece, tatil için izmir' e gidiyorduk.balıkesirde "rüyam dinlenme tesisleri" nde mola verdik. 4 tane mrcimek çorbası söyledik. ben sigarasızlıktan ölüyordum. çorbadan sonra büyük tuvaletimi yapacağım diyerek ailemin yanından kalktım. otopa...rkın arkasına doğru ilerledim ve kendimi güvende hissettiğim bir yere çöktüm. pantolonumun cebinde eciş bücüş olmuş sigaramı yaktım ve çektiğim kadar dumanın gelmediğini farketmemle sigaramın duman kaçırdığını görmem bir oldu. tek dalım kırılmıştı. "hay sikeyim ya" diye sinirlenip yere attım ama hemen geri alıp yama çalışmasına başladım.yani mola yerinde yapılması oldukça zahmetli bir operasyona girişmiştim.bir yandan da gercekten tuvalet ihtiyacımın olduğunu hissetmeye başladım. inanılmaz sevimsiz bir suratla sigaramı yamalamaya çalışırken, o geldi. kafamı kaldırıp baktım ve hiçbir şey demeden işime devam ettim. 10 saniye sonra filan " sigara veriyim mi?" dedi. elimdekini anında yere atıp, "ver" dedim. cebinden camel soft paketini çıkardı ve içinden yine biraz eciş bücüş olmuş sigarayı verdi. hemen yaaktım ve içmeye başladım. onunla konuşmuyordum. tek amacım sigaramı bir an evvel, kimseye yakalanmadan içip tuvalete girmekti. sonra da ağzıma naneli vivdent atıp tüm kokudan da kurtulacaktım. bu planı yaparken kafamda, annemlerin, benim arkada sigara içtiğimden hiçbir şüphesinin olmadığına benim de hiç süphem yoktu ya, yine de bu gizliliğe enteresan bir şekilde bağlıydım. "nereye gidiyosunuz" diye sordu. "izmir" dedim. onun nereye gittiği pek umrumda değildi.ama yine de sordum, bilmiyorum dedi. bu bilmiyorum cevabını ben de ispanyadayken çok fazla kişiye vermiştim."neden geldin?","neden tek başınasın?", "tatile mi geldin yoksa birisinin yanına mı?", "nerelisin?", "ispanyolca biliyor musun?" bu soruların hepsine "bilmiyorum" cevabını yapıştırmıştım. türkiyeye döndüğümdeyse "nasıl geçti?", "eğlendin m?", "neler yaptın?" sorularına da yine bilmiyorum diye cevap vermiştim. aklımdan bunlar geçerken ona bakmayı akıl ettim.zira göz hizamda dizleri vardı.yüzüne baktığımda, daha önceden bakmadığıma bin pişman oldum desem yeridir. o çok güzeldi. bense o kadar pejmurdeydim ki...çaktırmadan saçımı düzeltmeye çalıştım.tişörtümün yakasını düzelttim. yanıma oturdu. o da bi sigara yaktı. hiç konuşmadan sigaramızı içiyorduk. izmirli misiniz? dedi. yok dedim, tatile gidiyoruz işte...izmir' e gitme sebebimiz aslında tamamen bendim.yolculuğumuz inanılmaz kasvetliydi ancak annem ve babam yapmacık eğlenceler türetiyorlar ve sanki çok eğleniyormuşuz gibi davranıyorlardı. evet, tatile benim için gidiliyordu. istanbuldan uzaklaşmam gerektiği söylenmişti. daha önce ispanyaya yollamışlardı beni kafam dağılsın diye ancak, döndüğümde depresyona girmiştim ve bu seferki daha ağırdı. psikologumun tavsiyesi üzerine ailece, sakin, dinlenebileceğim ve sevdiğim bir yere gitmeliydik. sağlığım yerinde değildi, akademik anlamda dipleri kazıyordum, arkadaşım desen kalmamıştı bir kaç tanesi dışında, insan ilişkileri desen, yeni bir insanla iletişime ya da etkileşime geçmeyeli aylar olmuştu. aşık olmak, birisini sevmekten hiç bahsetmiyorum bile. kendimi sevmediğim sürece kimseyi de sevmeyi düşünemezdim, zaten gücüm de yoktu. güldüğüm tek şey, facebookta paylaşılan videolardı...durum böyleyken bana zor bir anımda sigara uzatan güzel cocuk beni çok heyecanlandırmıştı. hangi arabanın ona ait olduğunu sordum.gösterdi. sigaramı söndürdüm. ayağa kalkıp şortumu yukarı çektim. çıkardığım terliklerimi giydim. markete girip 2 şişe su aldım ve arabaya doğru yürüdüm. sağ tarafa oturdum ve kemerimi bağladım. sulardan bi tanesini ona verdim. yarısına kadar içti. derin bir nefes aldı. ve arabayı çalıştırdı. dur dedim. "valizim yok benim. giyecek hiçbir şeyim yok yanımda " dedim. durdu, arabadan indi ve bagajdan valizini çıkarıp attı. tekrar bindi, suyun geri kalanını da içti ve arabayı çalıştırdı. tozu dumana katarak balıkesirden uzaklaşıyorduk. annem aradı. "nerdesin?" dedi, sinirliydi ve panik halindeydi. "nerdesin diyorum" dedi. "bilmiyorum" dedim ve telefonu kapattım. çok yorgundum. nereye gittiğimizi bilmiyordum, adını bile bilmiyordum yanımdakinin, hiçbir şey bilmiyordum...gözlerimi kapadım...uyandığımda izmirdeydik. babam bagajdan valizlerimizi indiriyordu. annem de annaeanneme sağsalim geldiğimizin haberini veriyordu telefonda. ailemle birlikte izmirdeyiz işte. "off" diye arabadan indim. babam; "ezgi çok büyük bir problemimiz var" dedi. ne? diye yüzüne baktım. ifadesizdim.cok büyük problemleri gözümde çok büyütmem. "valizini evde unutmuşuz" dedi...dostum biliyor musun, ben hiç çok ciddi kararlar alamadım, hep çok ciddi kararlar alanlara arkadan baktım.

07 Haziran, 14:28

1 yorum: