10 Mart 2010 Çarşamba

ayarsız

bugün arkadaşla konuşuyoduk.
mesela ben toplu taşıma araçlarını kullanan birisiyim.özellikle otobüs olsun minibüs olsun dolmuş olsun.severek binerim yani.
otobüs üzerinden gidelim şimdi. bak, hani otobüste 2-2 karşılıklı oturduğun 4lü localar var mesela. 129tye binmişim taksime gidiyorum diyelim.saat de 18.00 filan olsun yani trafiğin en seks hali. kafadan 2 saat yolda,otobüste geçecek. acelem yoksa trafik beni üzmüyor nedense.insanları inceliyorum filan vakit geçiyor.

şimdi kafama çok fazla takılan hatta beni epey üzen şey şu, ben o otobüste yanımdaki tek ve karşımdaki iki kişiyle gerçekten uzun bir zaman geçiriyorum. yanımdaki adama/kadına/çocuğa bacağım,saçım kolum falan bir şeyim illa ki değiyor.karşımdaki insanlarla da illa ki bakışıyorum çokça kez. 21 senedir yaşıyorum.daha da ne kadar yaşayacağım konusunda bir fikrim yok. bu sebeple yaşamımın çok fazla değerli olduğunu düşünen birisiyim normal olarak.şimdi böyle bir durumda, ben çok değerli vaktimin, bence çok büyük bir kısmını hiç tanımadığım insanlarla yalnızca oturarak, hiç konuşmadan, sadece arada bir bakışarak geçiriyorum. tüm bunlara rağmen bu süre zarfında gerçekten çok fazla şey paylaştığımızı düşünüyorum.mesela kadın parfüm sıkmış.iki saat onu soluyorum.adam omzuma düşüp uyuyor nefesini hissediyorum, karşımdaki çocuk ayağını sallarken dizime değiyor.diğerinin çantası düşüyor,eğilip alıyorum...

sonra onlar ne yapıyor?

inecekleri durağa geldiklerinde, onca paylaştığımız şeyi hiçe sayarak düğmeye basıyorlar. zerre umrunda değil az önce uyuduğu omuz...
ben bekliyorum ki bir selam versin,bi'şey desin. gülümsesin. iyi günler dilesin.
dilemiyor. basıp gidiyor.

bu beni çok üzüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder